23.4.2012
Bugün hepimiz için bambaşka duygular taşıyan, çok önemli bir gün. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”mız kutlu olsun.
Kutlamak için sebep arayanlar olabilir aramızda. Hayatın zorluğundan, yaşam gayesinden, yüzümüzün gülmediğinden, yapılan zamlardan, umutsuzluktan, mutsuzluktan, aksiliklerden, olmazlardan dem vuranlar. Biz yarınımızı kaybetmemek için güçlü olmak zorundayız. Tutun nefesinizi, dimdik durun ve bayramınıza sahip çıkın.
Şimdi yarın şenlik alanlarında yüzü gülen çocuklarımızı, bugünü zorunlu hale getirilen bir şeymiş gibi anlatırsak ve sevdirmezsek, her bayram törenine hazırlanmayı işten sayacaklar. Okul dönemi bittiğinde zorunluluktan bayrama gittik yürüyüş yaptık diye anlatmalarına izin verirseniz de kendi değerlerine küfretmiş olacaksınız. Ben içimdeki coşkuyla yazıyorum bu yazımı mazur görün ağzımdan kötü kelimeler çıkarsa… Bizim hak ettiğimiz çok güzel bayramlarımız var, tüm dünyanın bizim sayemizde kutladığı bayramlara sahibiz… Çünkü güçlü olmak demek, içindeki coşkuyu hissetmekten geçer. Çocuklarımıza bu özel günlerimizin değerini anlatıp, bayram günlerini “tatil” kelimesine sığdırmaktan vazgeçip onlara bu duyguyu hissettirebiliyorsak işte o zaman sevinç çığlıkları atabiliriz. Yarınını düşünenler için son kez tekrarlayacağım, çocuklarınıza bayram coşkusunu hissettirin ki yarınlarımıza da ulaşsın bu güzellikler.
Bu ülkede bu bayramı kutlayamayacak gözü yaşlı hasta çocuklarımız var, hastane köşelerinde kan bekleyen, ilik bekleyen, böbrek bekleyen… Bu ülkede gözü yaştan kurtulmayan dayak yiyen, aç bırakılan, soğukta yatırılan, işkence gören, hırsızlık yaptırılan, uyuşturucu sattırılan, dilenen çocuklarımız var bizim. Bu ülkede babası içki içecek diye okula gönderilmeyen, annesi dayak yemesin diye pazarda poşet, yolda mendil, su satan eve babasına içki parası götürüp okuyamayan, okula gidemeyen çocuklarımız var bizim.
Bu ülkede başlık parası uğruna reşit olmayan kızlarını evlendirip karnı burnunda hayatı sadece bir pencere ardından izleyen çocuklarımız var bizim. Islah evlerinde işkenceden yüzlerini tanıyamadığımız çocuklarımız da var. Evine et girmeyen, sebze girmeyen, bir çorbadan ibaret, bir somun ekmeğe muhtaç kalan çocuklarımızda var!
Yüzü gülmeyen, hayatı hep karanlık gören, umudun ne demek olduğunu unutan, kalbi kinle, nefretle dolan, iyinin ne demek olduğunu bilmeyen çocuklarımız var bizim…
Ellerim titreyerek yazıyorum bunları. Çocuk denildiğinde yüzümün bir yanının sevinçten çılgına döndüğünü, bir yanının soğuktan çürüdüğünü hissediyorum. Bu nedenle yazarken aklıma gelen ama kaleme alamayacağım, sizlerin de mutlaka aklına gelen birçok örnek vardır. Üzülmek için değil bu yazım elbette ama bazı gerçekleri gözden kaçırmamak için güzel bir fırsattır bu yazılar. Eli kalem tutan, kitap okuyan, yarınını düşünen, çevresine duyarlı, gelişen, geliştiren, değerlerini kaybetmeyen, insani duygularını ön planda tutan, insan ayrımı yapmayan çocuklarımız olsun. Dışarıda bu duyguları yaşayamayan tüm çocuklarımızı da kurtarabilsek keşke…
Şimdi yarın erkenden kalkıp şenlik yerlerine gidecek olanlar, lütfen gününüzü öldürmeyin. Çocuklarınızla çocuk olup onlarla neler yapabiliyorsanız eşlik edin.
Benim bir çocuğum olsaydı, tüm günümü ne isterse onu yaparak geçirirdim. Bir tek gün mü elbette değil, bu günü ona unutturmamak ve annesi, babası onunla ne yapıyorsa, kendi çocuklarına uygulasın diye… Artık hayatımızın yarısını geçirdiğimiz şu sanal dünyadan değil, gerçek hayatta mutluluklarla bayram kutlasın diye... Sanal bayram kutlamaları yerine gülen yüzler görerek, gerçekten sevinerek, yozlaşmadan, duygusuz olmadan, kalben ve hissederek yaşasın diye... Elini tutarak, onunla koşup zıplayarak, düşüp kalkarak, gülüp eğlenerek, hayata muhteşem anılar bırakarak bayram kutlamak isterdim.
Eh bakın yarın kimler nasıl kutlayacak bayramlarını hep birlikte izleyeceğiz...
Bayramına ve bayrağına sahip çıkan herkesin "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" kutlu olsun. Bugün benim bayramım! İstediğim kadar şeker yiyip, şarkı söyleyebileceğim, sokakta mendil satan çocuklarımın ellerinden tutarak…
Nisan’ın son haftası, yaz sıcaklığının arttığı ve hepten hissedildiği günler başladı. Bayram coşkusuyla girdiğimiz mükemmel bir hafta bizi bekliyor. Yaşadığımız günlerin kıymetini bilerek gülümsemenin çok güzel olduğunu, her insana yakıştığını, pozitif duygular içerdiğini ve bulaşıcı olduğunu unutmayın. Mutlu bir hafta diliyorum... Gönlünüzce geçsin.
Saygımla...
Banu Kalyoncu