7.7.2024
Küçükken evde hep annem Türk Sanat Müziği eserleri söylerdi ve sesi çok güzeldir dinlemekten keyif alırdım. Düğünlere gittiğimizde de henüz küçüğüm, oradaki tek eğlence düğünün son saatlerine doğru, bir köşede toplanan abi ablalar, kendi aralarında hep Türk Sanat Müziği söylerlerdi. Buna hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Kalabalık bir nebze dağılmış, yakın akraba ve tanıdıklar kalmış, herkesin kendini daha iyi hissettiği zamanlar :) O zamanlar sahnedeki müzisyenler yerini yerel şarkıcılara bırakırdı. İnceden bi nağme başlarsa hemen oraya kulak kesilirdim. Ağzım açık dinlerdim hepsini ve sanki hepsi bu işin eğitimi almış gibi, hep aynı ağızdan çok güzel söylerlerdi. Hiçbirinin ismini ve yüzünü hatırlamıyorum, sadece şarkılar çok tanıdık ve bildik.
Sonra farkettim ki bu şarkılar o kadar güzel ki! Bizim de hepimizin bi kanadı kırıklığı var, içimizden sesler hep aynı ahenkle çıkıyor. Ama dikkat edin; ister mutluyken, ister hüzünlüyken söyleyin o ahenk değişmiyor. Bu bizim gerçeğimiz işte. Yaşadığımız hiçbir şeyi, hayatımıza giren hiç kimseyi, bize yapılan hiçbir şeyi unutmuyoruz. Büyük ihtimalle bu yüzdendir sesler hep kalbe dokunuyor...
Son zamanlarda çok sevdiğim Ercan Saatçi'nin "Çok Akustik" programının youtube kanalını takibe başladım. Sıla ile bir programlarında çok sevdiğim bir şarkıya rastladım ve ben de onlarla söyledim. İnsana kendi evinde şarkı söyleterek o ambiyansın bir parçası olmamızı sağlayan “Çok Akustik” programını yapan sevgili Ercan Saatçi’ye de selamlar olsun. YouTube kanalından programlarını izleyebilirsiniz.
Ama isterseniz benim onlarla söylediğim şarkıyı da dinleyebilirsiniz.