22.12.2024
Senenin son günlerine yaklaştık nihayet. “Hadi çabuk gel” diye sevinç içinde beklediğim 2024 beni hiç mutlu etmedi. Hemen biterse çok mutlu olacağım, tüm sosyal medya hesaplarımda şimdiden “ben 2025’e girdim!” diye mesajlar veriyorum. O derece hoşnutsuz kaldım. Benim için olduğu kadar çoğumuzu çileden çıkartan ve sabırları zorlayan bir yıl oldu. Şunu söylemeden de geçmek istemiyorum, çok ama çok faydalı deneyimler, tecrübeler elde ettim. Zorluklar karşısında soğukkanlılığıma, kişilerin çıkarcı tutumlarına karşı iyi niyetime, kıskançlıklar karşısında gülümseyişime, destek istediğim halde el uzatmayanlar karşısında direnişime, yarın olmaz dediğim her gece sabrıma sarıldım. Bu yıl sanırım 5 yaş fazla büyüdüm. İyi geldi.
Yılın ilk 10 ayı çok fazla proje olmadığı için çokça oturdum, son iki ayda oturma fırsatı bulamadan yeni yıla merhaba diyeceğim. Malum günün mesai saatleri dışında yakın arkadaşlarımla bir arada olmak ya da kedilerimle bir film karşısında çekirdek çitlemek en büyük terapim.
Dün akşam önceden izlediğim ama çok sevdiğim Denzel Washington ve Collin Farrel ‘ın başrollerinde oynadığı, 2017 yılında gösterime giren bir hukuk dramasını anlatan “Roman J. Israel, Esq.” filmini yeniden izledim. Denzel Washington, Roman J. Israel rolüyle 2018 Oscar Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday gösterilmişti, hatırlayanlar mutlaka vardır. Ayrıca film eleştirmenleri, Washington’ın canlandırdığı karakterin sıradışı kişiliğini ve farklı mizacını oldukça başarılı bulmuştur. Filmin merkezinde “idealizm ve gerçekçilik çatışması”, “sistem eleştirisi” ve “etik değerler” yer almaktadır. Aynı benim 2024 yılı özetim : )))
Roman J. Israel, Los Angeles’ta ceza hukuku alanında uzun süre küçük ölçekte çalışmış, eksantrik ama derin bir hukuk bilgisine sahip, sosyal adalet fikrini benimsemiş bir avukattır.
Roman’ın ortağı olan ve birlikte çalıştığı ünlü ve hukuk fakültesinde de ders veren bir avukatın aniden rahatsızlanması, Roman’ı hem mesleki hem de ahlaki ikilemlerin içine sürükler. Bu süreçte, modern zamanın acımasız iş dünyası ve ceza adalet sisteminin gerçekçi kurallarıyla yüzleşmek zorunda kalan Roman, idealleri ile pratikteki zorluklar arasında sıkışır.
Şimdi gelelim benim bunları neden anlattığıma. Roman J. Israel, ortağının rahatsızlanması vesilesiyle, bazı gelişmeler sonrası kendini başka bir hukuk ofisinde bulur. Orada bir iş için görevlendirildiği davada müvekkili ile tanışırken kişiye kartını verir. O sırada kadın müvekkil karta bakarak, şöyle bir soru soruyor, “Esquire ne demek?” Cevap aynen şöyle: “Bu bir unvan, hukuk alanında kullanılır. Saygıdeğerlik ifadesi, beyefendinin üstünde, şövalye’nin altında bir şey”.
Ben esquire kelimesinin Birleşik Krallıkta erkeklerin kullandığı soyluluk derecesini belirten bir nezaket ünvanı olduğunu biliyordum. Fakat hukuk alanında kullanıldığını bilmiyordum. Filmin adında geçen ESQ. hiç ilgimi çekmemişti ilk izlediğimde.
“Esquire” kelimesi, Orta Çağ İngiltere’sinde şövalyeliğin (knighthood) hemen bir alt basamağında bulunan bir statüyü ifade eden “squire” veya Fransızca “écuyer” (silah taşıyıcısı, şövalye yaveri) sözcüğünden türemiş. Zaman içinde “Esquire” unvanı farklı kullanım alanları ve toplumsal düzeylerde kendine yer bulmuş. Geleneğin ve hukukun etkisiyle başta İngiltere olmak üzere Anglo-Sakson kültüründe ve eski İngiliz kolonilerinde (ABD vb.) hâlâ kullanılan bir saygınlık ifadesi olarak kabul ediliyormuş.
Esquire kelimesini biz en çok ilk basımını 1933’te Amerika’da yapan ve dünya çapında tanınan bir erkek yaşam-stili dergisinden biliyoruz. Bu kavram, birçok kişi için “elit kültür, erkeksilik, moda ve entelektüel hayatla” özdeşleşmeye başlamış. Zaten dergi ismini, bu soylu ve seçkin kültür imajından almaktaymış.
Şimdi izninizle günümüz elit, kültürlü, entelektüel görünümlü sahte nezaketçilere geleceğim. Burada ünvandan çok asıl önemli olan insana varalım. Çünkü nezaket ve zerafetin yakıştığı başka bir canlı var mı? Bugün çevremizde herkesin unuttuğu ama benim için elzem bir kelimeden bahsetmek istiyorum. “Nasılsın” kelimesi! Nasılsın kelimesi bu dünyada “anne” ke